Rutinlerimizi değiştirip yeni alışkanlık edinmek için, kendimize bir sürenin başı olan zamanlar belirler ve o zamanlara uymaya çalışırız hep. Örneğin, diyete başlamak için pazartesiler, ders çalışmak için saat başları, odamızı düzenlemek için ise yarınlar hep miladımızdır. Pazartesi diyete başlayamazsak diğer pazartesiyi bekleriz ya da saat başını kaçırırsak buçuklu saatleri ya da diğer saat başını seçeriz. Peki, yeni yılda yapmayı planladığımız şeyleri yapmazsak, 365 gün beklemeyi göze alabilir miyiz? Bu nedenle yeni yıl başlangıçlar için esnek ve geniş zaman seçeneği ile engin bir deniz. Bir süre sonra ertelemekten sıkılacağımız kadar geniş olması da alışmamıza yetecek zamanla aynı genişlikte. Yapmak istediğimiz her şey zamanla rayına oturup, birbirine tutunarak yol alacak; tıpkı tren vagonları gibi. Herkesin vagonlarında taşıyacağı yükler farklı olsa da hepimizin yapmak isteyip de başlayamadığı alışkanlıkları edinmenin kolay yolları ve deneyimlediğim yeni birkaç alışkanlığımı henüz yılın ilk ayı bitmemişken sizinle paylaşmak isterim.
1- Kahvaltı Mutlulukla Yakın Arkadaş
Yoğun iş, okul veya sınav temposundan dolayı kahvaltı yapmak artık neredeyse hepimiz için haftada bir günü güzelleştirmek adına yapılan nadir aktivitelerden biri oldu. Oysa, sağlığımız için rutinimiz olması gerekirdi. Uzmanların yaptıkları araştırmalara göre kahvaltı bedenimizi ve metabolizmamızı uyandırıyormuş, üstelik farkında olmasak da ruhen güne tam anlamıyla hazır olduğumuz mesajını alıyormuşuz. Tabi ki her sabah kalabalık bir masada oturarak bir tek kuş sütü eksik olan serpme kahvaltımızı yapamayız. Belki evde demlediğimiz bir bardak çay ve yanında ufak kahvaltılıklar, bazen evden çıkıp fırından aldığımız sıcacık simit, kimi zaman da kokusu ile bizi uyandıran kahvenin yanında ufak sandviç ve atıştırmalıklar ile bedenimizi uyandırıp günlük yoğunluğumuza bizimle birlikte ayak uydurması için bedenimiz ve ruhumuzla tatlı bir anlaşma yapabiliriz. Kahvaltı kelimesi bile mutluluk verirken, kim bilir kendisi ne kadar iyi gelir dediğinizi duyar gibiyim. Ne zaman kahvaltıya vakit bulamayacağımı düşünsem Can Yücel’in şu güzel dizeleri gelir aklıma;
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart.
Çek kızarmış ekmek kokusunu içineBak güzelim kahvaltının keyfine…
2- Kahvaltınızı Taçlandırın
Kahvaltıyı her koşulda vakit kaybı olarak görmenizi engelleyecek bir çözümüm var. Ne mi? TED talks. Evet, kahvaltıda TED Talks, TEDx Türkiye videolarından bir tane izleyin. Mobil uygulama sayesinde arka planda ses olarak çalışma özelliği ve video izlemek için ayıracağınız süreyi belirleyip video alternatiflerini ona göre belirlemenize imkan vermesi ile profesyonelce tasarlanmış. İlk keşfimde, “Vay be!” dedim, ilham almak demek ki bu kadar kolaymış. Kahvaltıda hiç izleyecek vaktiniz olmasa bile günün bir kısmını TED videolarına ayırabilirsiniz. Örneğin; Saçlarını şekillendirirken, akşam yemeğini hazırlarken, ders çalışmaktan sıkılıp uzun bir mola vermeyi planladığınızda, toplu taşıma yolculuğunuzda, uyumadan önce bilinçaltınıza ilham mesajı vermek için gibi…
3- Sporsuz Olmaz
İnsan vücudunun birçok şeye alışma süresinin 21 gün olduğu söylenir. Çayınızı 21 gün boyunca şekersiz içerseniz 22. günden itibaren içtiğiniz çaylarda şeker tadını aramazsınız. Fakat sporda 21 sayısının sihrine inanmıyorum ben. Hatta 21 gün boyunca yaparım sonra alışkanlık haline gelir tabusunu yıkmadan önce her spora başladığımda 21 günü doldurmak sanki çok zahmetli ve uzak bir şeymiş gibi hissediyordum. Sporda sihirli rakamın 2 olduğunu düşünmeye başladığım gün alışkanlık haline getirmeye başladım. İlk spor yaptığınızda kaslarınızda bir ağrı olur çünkü paslanmışınızdır. Spor sonrası soğuma ve esneme hareketleri yaparsanız bu ağrıları azaltabilirsiniz. İkinci gün ise kaslarınızın çalıştığına şahit olmaya başlayabilirsiniz. Ardından gelen kaslardaki rahatlama ve esneme hissini algılarsanız beyniniz rahatlamak istediği her an spora başvurmanızı işaret edecektir. Zihninizde spor yapmayı işkence yerine rahatlama olarak kodlamak için kendinize 2 seans verin. Gerisi sağlık, güzellik.
4- Okuma Alışkanlığı
Sık sık değinmeye çalıştığım noktadır kendisi ama vaktimiz yok bahanesi ile en çok bir kenara bırakılan da yine bu alışkanlıktır. Okuma alışkanlığı kesinlikle kazanılabilen bir şey. Ne kadar çok okursak o kadar çok ediniyoruz evet ama okuduklarımızın kalitesi ve şahsi okuma zevkimize uygunluğu da önemli. Sizi yormaya başlayan kitaplarınızı bırakmadan önce bir şans daha verin, eğer yine olmuyorsa zorlamayın. Bu alıştırma ile başlamak çok akıllıcadır. Daha sonra okuma nehrinin akıntısına kapıldığınız zaman kovanıza o bıraktığınız kitaptan da bir şeyler doldurmak isteyip tekrar başlıyorsunuz zaten, inanın bana çoğunlukla gerçekleşiyor bu. Toplu taşıma aracı kullanmayı kitap okumak için zaman olarak görmüşümdür hep. Yanınızda mutlaka bir kitap bulundurun. Belki günlük maratonunuzun arasında 5 dakikalık bile olsa bir kitap arası bulursunuz.
5- Olumsuzluk Ekinin En Çok Yakıştığı 2 Kelime
ErteleME, Kin TutMA! Daha söylerken bile omuzlarınızdan bir yük kalkmadı mı? Sanki çikolata yediğinizde beyninizde yanan güzel ışık yanmadı mı?
Aslında ertelemeye başladığımız an işlerimizi değil kendimizi ertelemiş oluyoruz. O işi yapmak bizim için önemli değilse yapmamıza gerek yok direkt silip atabiliriz. Fakat, yapmamız gerektiğine göre önemli bir şey. Bu durumda ertelemek ne kadar doğru? Kendimize olan öz saygımızı kaybetmediğimiz sürece ertelemeler kabul edilebilir ama zamanla kötü alışkanlığa dönüşmemesi için anti alışkanlığımızı geliştirmeliyiz ve ertelemeye bir son vermeliyiz.
Kin tutmak, kalbimizin beyaz odalarını bizim iyiliğimizi istemeyenleri ödüllendirerek siyaha boyamaktır. Kin tutmak tam siyah da değildir, bulanık bir renk haline dönüşür. Zamanla insanı içine çeker de kurtulması zor olur. Kin tutmak yerine yaşadığımız kötü olayları ve insanları aklımızda tutarak yolumuza onlar olmadan devam etsek daha güzel olmaz mı?
Yeni yılda güzel alışkanlıklar edinmeye başlamanız dilekleriyle…
İlk yayın: Kampussesver.com