Bu ay kesin yazılması gereken ve benim de bu yazımı editörlerimize bildirme tarihini aşmasına neden olan bir meselemiz var: Sınavlar!
Üniversite öğrencisiyseniz hatırlarsınız “Üniversiteyi kazanınca rahatlarsın!” sözünü. Bu düşünceyi kim, neden ortaya attı ve neden herkes ona inandı bilmiyorum ama aslında durum pek öyle değil. Fakültesine ve eğitim sistemine göre değişmekle birlikte, yıl boyunca birkaç kez kapımızı çalan bu en sevdiğimiz (!) dönemlerde sınav kaygımızı, not korkumuzu, yaptığımız yanlışları ve yapmamız gerekenleri anlatmak istiyorum.
Düzenli Çalışmak
Aslında yapmamız gereken en önemli şey bu. Haftalık tekrarlar yapmak bizim derslerle olan bağımızı güçlendirirken anlamadığımız konularla ilgili ufak notlar alıp hep sınıfta bulunan bilir kişilere ya da hocalarımıza sorarak sağlıklı sınava hazırlık dönemi geçirebiliriz. Ama sezon sezon dizi izlemek, arkadaşlarda toplanıp sabahlamak neticesinde uyku ihtiyacını gidermeye çalışmak, hangi kafenin hangi kahvesi ünlü diye keşif yapmak varken nasıl düzenli çalışmaya vakit bulabiliriz ki?
Enerjiyi Tam Sağlamak
Aslında bu da önemli faktörler arasındadır ama benim bahsettiğim enerji tam anlamıyla kaloridir :). Hangimiz sevmedik ders çalışırken tabak dolusu çikolatanın yanımızda durmasını, hangimiz istemedik çılgınlar gibi? Fakat bu konuyu “Çikolata yersem Lucy gibi beynimin %100’ünü kullanırım.” şeklinde algılamamak lazım. Biliyorsunuz ki İsveçli bilim adamları hala bilgi yüklü abur cuburlar üretemediler. Bizler sadece açlık hissimizin olmaması ve ufak bir miktar mutluluk ihtiyacımızı sağlamak için yiyoruz bunları. Dikkat etmemiz gereken nokta çok yiyip midemizi ağırlaştırmamak, şeker komasına girmemek.
Sabahlamak ya da Sabahlamamak?
İşte bütün mesele bu. Başıma geldiği için uyarmak istiyorum, siz siz olun vaktinde uyuyun. Bu konuyla ilgili taze taze yaşadığım olayı sizlerle paylaşmak isterim. Geçtiğimiz hafta hocasını çok sevdiğim ama sınavının ezberle yorum harmanlanmış şekilde olmasından dolayı zor olduğu bir ders için sabahladık arkadaşımla. Dayanamayıp bir saat uyuyalım dedik. Öyle bir uyumuşum ki çalan alarmı bile duymadım. Arkadaşım gelip 15 dakika içinde evden çıkmamız lazım diyerek uyandırdı. Bunun sonucunda yarım saat boyunca dengemi kaybederek yürüdüm. Sınav öncesi yaptığım son tekrardan hiçbir şey anlamadım. En önemlisi de, sınav anında tüm bildiklerim birbirine girdi. Kelimeler aklımda kayıyordu, uygun konu başlıklarına bir türlü tutunamıyorlardı. O an anladım ki; uyanan sadece bedenimdi. Uykusuz kaldığımdan dolayı bir gün sonraki sınavıma çalışamadığıma mı üzülsem yoksa sabahladığım sınavın kötü geçmesine mi karar veremediğimden ikisine birden üzülüp bir miktar kendimi yordum.
Vize Notu Yüzünden Finali Yakmak
Belki de en sevdiğimiz eylemdir. Final notlarının daha önemli olduğunu düşünürüz çünkü ortalamaya olan büyük etkisi ve not sınırı vardır. Fakat vize notumuz yüksek olursa sınır olarak belirlenen notu alıp rahat rahat geçeriz. Burada bir tercih ortaya çıkıyor: Örneğin vize notu düşük olan dersin finalinden yüksek alıp CC ile geçmek mi yoksa seneye o dersi yeniden alıp hem vizesinden hem finalinden yüksek not alıp daha fazla ortalamayla geçmek mi? Bu tercih şöyle kenarda dursun ve ben bir tavsiye vereyim. Vize notlarında sınıf ortalamasının düşük olduğu derslerde bazen hocalar vicdanlarını dinleyip finalde herkesin kurtarması için kolay sorarlar. Fakat vize notlarıyla o derse küsen öğrenciler ya finale girmezler ya da soruları görmek amacıyla çalışmadan girerler. Sonuç tabii ki öğrenciler için hüsran olur. Eğer yüksek genel not ortalamasına sahip olmak gibi bir hedefiniz yoksa, vize notunuz ne olursa olsun sonuna kadar savaşın.
Sınavsız Hayat Olmaz
Sınav dönemi stres seviyemiz Everest’e çıktığı için etrafımızdakileri kırmamız çok normal, doğal olarak onların da bizi kırması… Bu dönemler için çare ise; yardım almak ya da stres yapmamak için düzenli çalışmak. Yine başlangıç noktasına geldi konu. Bizi kıranlara da gülüp geçerek erdem seviyemizi tüm muhteşemliğiyle gözler önüne serebiliriz. Çünkü hayatımızın her noktasında bir çeşit sınavdayız. Bu üniversitede kağıtlı kalemli hocalı öğrencili; gerçek hayatta uygulamalı bir sınav. Bunun önüne geçemeyiz. Bu yüzden biran önce alışsak iyi olur. Bir de sınavlar hiç bitmeyecek ya, yanımızda kalmasını istediğimiz insanlara sınavlar bitene kadar kal diyelim. Bir süre sonra bizim sınavlara alıştığımız gibi onlar da bize alışacaklar ve gitmek istemeyeceklerdir 🙂
Hepinize tüm sınavlarınızda başarılar dilerim 🙂
İlk yayın: kampussesver.com